Mona Lisa
Aklımıza ilk gelen şey Rönesans.
Leonardo da vinci.
Sevgilisi miydi, annesi miydi, herhangi biri mi, yoksa ta kendisi miydi ?
Louvre Müzesinin gözdesi, en çok merak edilen resmi.
Ben kendimi bildim bileli bu resim bizim evimizin duvarında var. Annem daha İsviçre'de yaşarken , ben doğmadan önce, Mona Lisa'nın bez üzerine baskı kopyasını almış.
Gözüm o zamanlarda daha alıştı bu resme. Oyun oynardım. Çünkü gözleri, siz nereye giderseniz oraya bakar. Koltukların arkasına saklanıp, gözümün ucuyla bakardım. Beni buldu derdim. Erkek kardeşimde , hayır aslında beni buldu, bana bakıyor derdi. Bu nasıl dahice bir resim derdim. Leonardo da Vinci, dahi bir ressam derdi annem.
Ama daha sonra, sadece ressam olmadığını da öğrendim.
Kaşları yoktu. Sadece bu özellikten haberim vardı.
Birde en komik tarafı, temizliğe gelen bayanlar , bu kim diye sorduğunda , annem latife ederek
" anneannem " derdi.
Bazısı inanırdı. Bazısı, ama ben bunu başka evde de gördüm, siz onlarla akraba mısınız diyen de olurdu.
Gözüm hep estetiğe alıştı. Bu benim için büyük bir şanstır. Işık, gölge kusursuzluğu.
Bazı komşularımız, bizim evimize geldiğinde resim var diye namaz kılmak istemezdi.
İnsan resmi var, tapınmak gibi oluyor diye...
Buna o küçük yaşlarımda, hiçbir mana veremezdim.
Burada bir dâhinin yarattığı eser ve benim inancım arasında nasıl bir koşullu benzetme diye, kızardım.
Sizin bildiğiniz farklı yorumlar varsa, belki paylaşmak istersiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder