Melisa'nın hadi anne, resim yapalım demesiyle başladı herşey.
Benim boyalarımı kullanıp fırçayla sehpamda resim yapmak istiyormuş.
Resim kağıtlarının yerini öğrendi. Boyaları çıkardı. Fırça seçti. Sert olmasın.... kalın olmasın ... Boyalar yağlı olmasın , çabuk kurusun, palet yerine de şu karton kutunun kapağını kullanayım mı... resim önlüğüm nerede... onu da bulduk... konusu bile hazırdı.
Melisa , benimle birlikte resmin içinde olduğu için çok mutluyum.
Sergilere birlikte gidiyoruz. Ressamlara da ilgisi var. Sağda solda gördüğünde bu kim ya da bu o değil miydi gibi sorularla sık sık karşılaşıyorum.
Resmi bitirmeden hemen görüntüledim. Renklerin temiz olmayacağına, dalgalı olursa daha çok resme benzeyeceğine, kendi fırça darbesini oluşturacağını, tonlamalar yapabileceğini, fırça ve bezi birlikte kullanmayı, kurumadan farklı bir renk katarsa , kattığı yerlerin rengini değiştirebileceğini, renkleri isterse palet üzerinde isterse kağıtta resim yaparken değiştirebileceğini öğrendi.
Beni izlediği için aslında sanki biliyordu da.
Çok minikti bu sehpanın başında, bir sürü resim yaptı.
İlk defa kendinden bu kadar emin, ve rahat gördüm Melisa'mı. Şansımıza , evimizin üst katında bir atölyemiz var.
Sehpaya Melisa geçince bana da koltuk kaldı. Yağlı boya ile başladığım resme farklı bir malzeme ile devam ediyorum.
Bu kalemleri bir arkadaşım verdi. Kendisi eskiden stilistlik kursuna gitmiş ve neredeyse 20 senedir duruyormuş. O kadar zamandır da kalemlere hiçbirşey olmamış. Tuval üzerinde denedim, malzeme ve benim yapmak istediğim şey olarak çok başarılı.
Bakalım bundan sonrasında neler olucak.
Yorumlar
Yorum Gönder