ZÜRİH'TE UZUN BİR GÜNE BAŞLANGIÇ...

 
 Zürih'te tren istasyonundan çıkar çıkmaz arkanızı döndüğünüzde karşınızda ki manzara. Dünyanın en zengin şehirlerinden biri, Zürih'te herşey insanların rahatlığı için. Şehir merkezinde , karbondioksit emisyonu sıfır. Hava kirliliği sıfır yani...
Etrafa bakındıktan sonra , tren istasyonunun içine geri girdik. Turist info bürosuna girip, sanat, alışveriş ve şehir haritası edindik, ve şehirde ki etkinliklerle ilgili, meraklısı arkadaşlarım için kartlar topladım. En keyif aldığım konu. Başka hiçbir yerde para ile bile satın alamayacağınız, ve belirli adetlerde basılmış kartlar.

Tren istasyonunun içine geri döndük. Bu tombul melek yukardan keyif saçıyordu.

 Burası askeri müzeydi sanırım. Yine sadece 1 günlük zaman ayırdığımız için her müzeyi gezmemeye , sadece sanat müzesine gitmeye karar verdik. Gidip Van Goghları ziyaret edecektik. Ama öncesinde Zürih gölüne ve kanallarının çevresinde dolaşıp, çıkılacak noktalara çıkıp, uzaktan heybetleriyle gözüken Alp dağlarına bakacaktık.
 Bizim elimizde harita olurdu, Melisa haritasız kalır mı... Haritayla o da gidilecek yerleri takip etti, ve bizi hiç üzmeden saatlerce yürüdü. Sabah 10'dan akşam 4'e kadar yürümüştük o gün. Bir an olsun yoruldum demedi.



Şehrin ara sokaklarından...

 Zürih gölü

 Bu fotoğrafları canlı çekmediğime çok pişmanım.
 
Bu gezgin çok enteresandı. Her yeri pislik içindeydi.







 
Bu göl kenarında suyu şöyle tarif edebilirim. Kuğular, ördekler, ve balıklar vardı. Su da cam gibi.
Kıyaslama yapmayacağım, siz anladınız...

 










 Buraların nereleri olduğunu unuttum açıkçası. Hepsini haritada ismi var gerçide... üşüngeçlik üzerimde.


 
Bundan sonrasında Grossmünster kilisesi ve kulelerinden Zürih gölü manzarası...
 

Yorumlar