ŞEMSİYENİN ALTINDA BEYOĞLU'NU GEZMEK

Geçen cumartesi sağanak bir yağmur vardı Taksim'de. Melisa'yı kursa bırakıp, Beyoğlun'da romantik bir gün geçirmek istedik. Eşimin işyeri, Beyoğlu tarihi gezisi düzenlemişti geçen ay. Bana yeni  öğrendiği yerleri gösterecekti sözü vardı. Başladık dingonun ahırından.

Atlı Tramvaylar zamanında, tramvaylar 2 atla çekilirken dik Şişhane yokuşunu çıkabilmek için Azapkapı'dan takviye at alarak yokuşu çıkabilirlermiş. Tramvay bu haliyle Taksim e kadar gelir, burada çıkartılan atlar, bu gün Taksim alanının batı kısmındaki Fransız konsolosluğunun yanında ki sokakta bir ahırda bir süre dinlendirildikten sonra tramvaya bağlanmadan boş olarak Azapkapı ya götürülürlermiş.
Taksim deki bu ahırı Dingo adlı bir rum vatandaş işletirmiş. Gün boyu bir sürü atın girip çıkmasından dolayı dilimizdeki '' Burası Dingo' nun ahırı mı giren çıkan belli değil '' sözünün buradan geldiği söylenir

Haftasonu tramvaylar çalışmıyordu .
 
İnanılmaz yağmur yağıyordu. Paçalarımız yağmurdan ağırlaştı. Kollarım ıslandı. Sokak sokak, kiliselerini, hanlarını, dükkanlarını gezdik. Fotoğraf çekemedim öyle fazla. Güzel bir havada tekrar gezicez. Şemsiye pek fayda etmiyordu.


Tünele kadar indik ve geri döndük. Çiçek pasajının yanında ki kokoreççilere mutlaka uğramak lazım. Kokoreçlerin halini hatırını sormak lazım. Mercan'da bira-kokoreç keyfi yapmak lazım ki, Beyoğluna gidildiği hissedilsin.
 Herkesin elinde şemsiye, ve görüntü  çok güzeldi.
 
 
 Şemsiyenin altında Beyoğlunu gezmek güzel bir anı oldu bizim için.

Yorumlar