AĞLAYANA KADAR TEK AYAK ÜSTÜNDE DURMA CEZASI

Her okula giden çocuğu olan anneden,öğrenci olmuş ve özellikle öğretmen arkadaşlardan görüşlerini bildirmelerini rica ediyorum. Biraz uzun oldu biliyorum, ufak tefek detayları atladım. Yol yordam, eleştiri, tavsiye bekliyorum. Yazı birazcık uzun ve önemli. Sabredip okuduğunuz için teşekkür ederim.
Anita Mejia

Geçen seneden beri, ayda birkaç defa okula gidip, Melisa'nın durumunu hakkında bilgi alıyorum öğretmeninden. Ben çalışan bir anneyim, diğer anneler gibi gidip, çocuğumu sınıftan alma imkanım yok. Hergün sınıfın havasını alıp, öğretmeniyle selamlaşma imkanım yok. Sürekli merak halindeyim.
Yalnız bu merak, geçen sene 1. sınıftan beri, öğretmenin yönlendirmesiyle, Melisa'nın hareketliliği ve konuşkanlığı yönüne kaydığı için , ben hep sınıfta ki sosyal durumu hakkında soru yönlendirir ve buna göre cevap alır oldum. Melisa hareketli , konuşkan, algısı açık, sınıfın en köşesinde olup bitenden haberdar bir çocuk. Geçen seneden beri sınıfta uyması gereken kuralları hatırlatıyoruz. Konuşuyoruz sohbet ediyoruz. Bu arada cezalar başladı. Tek ayak üstünde durma cezası ... Öğretmen haklıdır Melisa'cım. Söz dinlemen lazım dedik. 2. sınıfın başında , gayet olgun ve durgun bir başlangıç yaptık. Öğretmenimizin deyişiyle. Herşey yolunda giderken, birden, Melisa komutları algılamamaya , ve yine sınıf ve okul kurallarına uyamamaya başlamış. Aslında ben okula ara ara gittiğimde gördüğüm kadarıyla, Melisa bazen sakin ve diğer çocukların hepsinde bu tür davranışlar var. Var ama tabii herkes tenefüste. Sınıf mevcutları 42 kişi.

Bir gün, öğretmenimiz beni çağırdı. Melisa ve 4 kişi su şişesiyle oynamışlar, üstü ıslanmış . Yedek kıyafet yokmuş dolabında. Gittim, kıyafet götürdüm. Öğretmenimiz, bu çocuk komutları algılamıyor. Gözümün içine baka baka, yapmayın dememe rağmen üstlerini başlarını ıslattılar , dedi. Çok büyük problemler var. Engel olmanız lazım. Hiperaktif değil, ama korkusu yok, kurallarla ilgilenmiyor. Şımartıyor musunuz, her dediğini yapıyor musunuz, hayırları evete mi çeviriyorsunuz, evde disiplin yok mu, sorumluluk verin, yaş ilerledikçe büyük problem yaşarsınız, sporla uğraşsın, resim yaptırın sakince, birlikte mutfakta birşeyler yapın, kardeşi yok ondan bu şekilde, ilgi odağı çocuk ... Uzmana götürün, rehberlik hizmetimiz buna uygun değil dedi. Ben tabii öğretmenimiz karşısında , öyle değil böyle değil, zaten şunu yapıyoruz, diye konuşamıyorum bile, çünkü kendisi son derece baskın. Hep kendisinin dinlenmesi gerekiyor.

Uzman bulduk .  Haber vermeye okula gittim. Ne gerek vardı , evde konuşa konuşa hallederdiniz , bir sürü paranız gidecek dedi. Ben üzerime düşen görevi yapayım da, belki hata bendedir, gerçekten sorun neymiş öğreneyim dedim.
Bu arada , uzman hanım, sizi arayıp sonucu , tespiti iletecek, ya da rapor yazıcak , dedim. Her ikisini de kabul etmedi. Ben konuşmam, ben okumam, sorun sizin sorununuz , siz çözün, beni ilgilendirmiyor , dedi.

1 ay gittik. Sonuç Melisa'da problem yok. Şu anda ( ki yaş ilerledikçe değişebilir) yaşıtlarından zekası , üst seviyede çıktı. Ama sorun, görsel algısının çok üst seviyelerde olması . Yani sonuçta çıkan işitsel algısıyla görsel algısı arasında fark olması. Bu da sınıfta ki dikkatinin dağılmasına, görsel olmayan şeylerden sıkılmasına sebeb oluyormuş. Öğretmenin söyledikleri belki dikkatini çekmiyor. Öğretmende bundan şikayetçi oluyormuş. Uzman bize, hikaye okuyup sorular sorun, kelimeler söyleyin sonra, dönüp ne söylediğinizi sorun, bu şekilde alıştırmalar yapın. Sözleri aklında tutmayı öğrenecek dedi. Ya da işitsel algıyı geliştirecek yerler varmış. Bizi başka bir yere yönlendirdi, ama biz ona vakit ve nakit bulamadık henüz. Bana kalsa gerek yok. Ama zaman ne gösterecek göreceğiz. Uzmanın tavsiyesi, Melisa'nın en ön sırada oturması ve öğretmenin arada bir omzuna dokunması, algısını toparlamasını sağlaması. Ama öğretmenimiz kabul etmedi. Bu şekilde bir çok çocuk var, ben zaten her köşeye yetişiyorum merak etmeyin dedi. Sesi gürdür öğretmenimizin sağolsun.

Bu arada geçen hafta Melisa hergün tahtaya kalktı tek ayak üstüne.  Defterler yarım gelmeye başladı. Testler kötüleşti. Melisa evde de ders çalışmak istemiyor, aynı soruları evde yaptığında hepsini yapabiliyor. Sorduğumda, okuduğumu anlamıyorum, sınıfta dikkatim dağılıyor, anne diyor.

En can sıkıcı nokta, en son olayımız, Melisa'nın aldığı ceza, ağlayana kadar tek ayak üstünde durmak.... ağlamamış ve üstüne , bir sonra ki tenefüs uzun ve çıkmama cezası. Akşam geldiğinde Melisa bunu söylediğinde kahroldum. Ağlayana kadar tek ayak üstünde durmak demek, bana göre işkence. Üstüne ağlamayınca, uzun tenefüse çıkmama cezası... neyse ki öğretmenimiz uzun tenefüste ara verip sakinleşmiş ki, ya hemen ders başlasaydı, ne cezası verecekti merak ediyorum.
Cezanın bu şekli karşısında, ben kızımı tanıyorum, onuru gururu kırıldı , arkadaşlarının arasında küçük düştü . Siniri aynı akşam eve yansıdı, gerginlik, geceleri ağlayarak uyanma, sabah okula gitmeme, dersleri hepten boşlama, kaytarma, sanki artık çalışmasına gerek yok, çabaya gerek yok gibi tavırlar... Aynı gün ne yapacağımı şaşırdım. Düşüncülerine ve kendisine çok değer verdiğim , anaokulu öğretmeni Ayşegül hanımı aradım. Durumu anlattım, telkin istedim, birazcık olsun haklı bir nokta bulmasını istedim. Melisa'yı iyi tanıyan Ayşegül hanım, 21 sene devlet okulunda anaokulu öğretmenliği yapmış, emekli olmuş, okul sonrası bile çocukları ve aileleriyle yakında ilgilenen çok değerli bir insan ve anne. Bana, Melisa'yı durdurmak için, kenara çekilip, davranışlarından dolayı üzüldüğünü söylese öğretmenimiz, Melisa onu üzmemek için elinden geleni yapacak, hatta çiğ tavuk bile yiyecektir. Ya da ona bir görev verse... Kendisi, ben de geleyim sizinle, öğretmeninizle sohbet edelim, ben de kendisine Melisa hakkında bilgi vereyim dedi.

Birlikte okula gittik. Öğretmenimize , sürekli ceza alıyor, sorun nedir, dedim. Yine sizi fazlaca üzüyor. Ne yapabilirim dedim. Son zamanlarda bu cezalardan nasıl etkilendiğini de anlattım.  Aynı konular başladı. Ağlayana kadar ki lafının ne kadar üzücü olduğunu söyledim, (iddialı bir okul olduğundan tutunda, tüm testlerde herkesin ful yapma hedefi olduğundan, kızının oğlunun okul durumlarına kadar... ben araya girmek istedikçe, kendisi sesini yükseltip, bir de dur işareti gösterip konuşmayı devam ettirdi. Sonra geldi konu Melisa'ya. Bu cezayı almasının sebebi, kağıt dağıtmış, deftere yapıştır ve öykü tamamla. Melisa hiç başlamamış, etrafıyla ilgileniyormuş, bu yüzden bu cezayı almış.  Bu cezanın dışında başka yöntem yok mu? Öğretmenimiz bize özel okul tavsiye etti. Orada ki öğretmenlere de ceza vermeme mi tembihleme mi? Yani bana, özel okula al yazdır çocuğunu dedi, kibarca. Bu arada Ayşegül hanım." Öğretmen hanım, bu ceza belli ki işe yaramıyor... dedi  o an, öğretmenimiz çok sinirlendi, ben daha fazla konuşamayacağım dedi ve kapıyı yüzümüze çarpıp sınıfa girdi. Ben o an neler hissettiğimi anlatamam. Neyse ki kızım o an okulda olduğumu bilmiyor.

Çıktık rehberlik öğretmenine, konuyu anlattıyorduk ki, öğretmenimiz geldi, kendisini dışarı çağırdı.
İletişime kapalı öğretmenimiz, istemiyorlarsa, alsınlar okuldan çocuklarını demiş. Ayşegül hanımın , ettiği tek cümleye çok sinirlenmiş. Tabii ki bütün bunlar kendi yaptıklarının hesabını sormak için yapılan , üste çıkma yolu. Rehber hocamıza ben  öğretmenin otoritesine, ceza uygulamalarına karışmadığımı, ama hiçbir şekilde iletişime açık olmadığını, mobing yapmadan, işkenceye dönüştürmeden cezalar uygulamasını rica ettiğimi ilettim. Ayrıca, okul devlet okulu, kendisi stresini yönetemiyorsa, bu işi yapmasın diye ben bir öneri getirmiyorsam, onunda getirmemesi gerektiğini söyledim.
Sonradan kendisine iletilen bu konuya, bir daha ceza vermeyeceğini ve Melisa'yı kendisine yönlendireceğini iletmiş. Bu sanki, ben hiçbirşeyine karışmam, ne hali varsa görsün tarzında olmuş ki, rehber öğretmenimiz o şekilde değil güvenin dedi.

Biz okuldan çıktık, okulun önünde, Ayşegül hanım beni sakinleştirmeye çalışıyor, konuları izah ediyoruz birbirimize, herşeyi tekrarlıyorduk ki, bir ses... yardımcı olabilir miyim ? Bu ses yanında durduğumuz arabadan geliyordu.  Meğerse okul müdürü, bizim Ayşegül hanımla olan bütün konuşmalarımızı dinlemiş. Üzgün olduğunu belirtti. Konuyu öğrenmek istiyorum, yardımcı olayım, neden önce bana gelmediniz dedi. Bu durumda, gergin olan ortamın , daha da gerilmemesi için, rehber öğretmenle sürecin takip edileceğini, ama davetini geri çevimeden birkaç gün sonra geleceğimi ilettim...... İlahi Adalet gerçekten varmış.

Yorumlar