Can Yayınları kampanyası erken başladı. Tabii ki biraz vakit ayırıp arkalarını okuyarak , almaya başladım. Evet , almaya başladım dedim. Çünkü daha devamı gelicek. Bu kitapların konuları çok hoşuma gitti. Sizlerle hemen paylaşmak istedim. Sizin aldığınız ya da alacağınız, ya da geçen seneden bu kampanyadan alıp okuduklarınız tavsiye edeceğiniz ve fikir belirtmek istedikleriniz varsa, mutlaka bilmek isterim. Ben aşağıda ki bilgileri ve görselleri netten toparladım. Okudukça zaten paylaşırım. Son zamanlarda, okuduklarım, izlediklerim, olaylar epey birikti. Kısa sürede sanırım eskiye dönerim. Jerome Angust havaalanında uçağının gecikmeli kalkacağını öğrendiğinde, bunun başına ne dertler açacağından habersizdir. Uçak saatinin gelmesini beklerken çantasındaki kitabını açıp okumaya başlar. Yanına yaklaşıp onunla zorla sohbet etmeye çalışan densiz adamı ilk başta pek önemsemez. Ne var ki kısa sürede işin rengi değişir. Adının Textor Texel olduğunu söyleyen tuhaf yabancı, Jerome Angust'ü canından bezdirecek kadar çenesi düşük, sinir bozucu biridir. Hiç istemediği halde ona zorla kendini dinletir; kendi yaşam öyküsünü anlatmaya başlar. Küçüklüğünde kedi maması yediği günler, tecavüzler, cinayetler, yığınla saplantı... Jerome Angust, giderek bu hastalıklı insanın kendi hayatında önemli bir yer tuttuğunu anlar. Üstelik Textor Texel'in havaalanında bulunuşu da bir rastlantı değildir. Jerome Angust'ü adım adım çileden çıkaran büyük bir işkenceye dönüşür bu sohbet. Eğlenceli ve zekice kurgularıyla ilgi çeken bir yazar Amelie Nothomb. Her kitabında olduğu gibi Kara Sohbet'te de gerilimi giderek artırıyor, olayları muzipçe öykülüyor ve beklenmedik bir sona ulaşıyor. Kara Sohbet, müthiş bir kara mizah diyalogu. ooooo Odaların serüveni, Jorge Semprunün Olivier Roline yazar arkadaşlarından her biri bir otel odası öyküsü yazabilir demesiyle başlamış. Odalar adını verdiği derleme, Rolinin hepsi kendisi gibi yazar olan yirmi sekiz arkadaşından yazmalarını istediği öykülerden oluşuyor. Derlemede, Çağdaş Fransız yazınının önemli kalemleri, kimi gerçekten bir gece geçirdikleri kimi ise kurguladıkları otel odalarını anlatıyor. Dünyanın farklı coğrafyalarından farklı insan manzaraları sunan odalar, her yazarın kendine özgü renkli dünyasının aynası aslında. Sayfalar arasında odadan odaya dolaşırken, kimi zaman kıtalar arası sıçramalar yaparak bir dünyadan öbürüne atlayarak gezinmek, kitabı okunması eğlenceli bir maceraya dönüştürüyor. Günümüz Fransız edebiyatının Türkçede belki hiç yayımlanma şansı bulamayacak parlak isimleriyle tanışma olanağı sunan bu tadımlık hikâyeler, bir solukta okunacak türden. ooooo 1519'da Osmanlı topraklarında, Konstantiniyye'de dünyaya gelen Eli, resim yapma tutkusuyla yanmaktadır. Ancak o bir Yahudi'dir ve dini, resim yapmasını yasaklamıştır. Tutkusunun peşinden gitmeyi seçen delikanlı, özgürce resim yapabilme hayaliyle bir gemiye atlayıp Rönesans'ı yaşayan İtalya'ya, Venedik'e kaçar. Sanatı için her şeyden, hatta kimliğinden bile vazgeçen, Venedik'in en büyük ressamlarından Eli ya da üstadı Tiziano'nun verdiği adıyla Turquetto, İtalyan Rönesansı'nın en parlak döneminde yarattığı eserlerini, Katolik Kilisesi'nin katı kurallarının kurbanı olmaktan kurtarabilecek midir? Peki ya, büyük usta Tiziano'ya ait olduğu sanılan Eldivenli Adam isimli tablo, Turquetto lakaplı bu Osmanlı Yahudisinin eseri olabilir mi? Metin Arditi sanat, iktidar ve din üçgeninde sıkışmış farklı bir ressam portresi çizmekle kalmamış, korkunç ama bir o kadar da görkemli o dönemi, ürpertici karanlığı ve bugünü bile aydınlatan ışıltısıyla XVI. yüzyılı, Doğu'dan Batı'ya gözler önüne sermiş. (Tanıtım Bülteninden) ooooo “Brezilya edebiyatının en saygın yazarlarından Jorge Amado’nun başyapıtı sayılan Mucizeler Dükkânı, hem Pedro Arkanjo’nun, hem de yerli ve melez halkın baskı altında yaşadığı, dinler, kültürler ve geleneklerin çok renkli bir harman oluşturduğu Bahia bölgesinin romanıdır. Arkanjo, kendi kendini yetiştirmiş, resim yapan, kitap yazan, kadın âşığı, coşkulu bir adamdır. Tüm ömrünü yörenin önyargılarıyla savaşarak geçirir. Arkanjo’nun kadınlarla seviştiği, resim yaptığı, kitaplar yazdığı “mucizeler dükkânı”, Bahia’nın yüreğinin attığı yerdir… Mucizeler Dükkânı, bir bakıma, Bahia bölgesinde Kilise’nin ağır baskılarına uğrayan Kandomble dininin de romanıdır. Amado, yoksul Siyah halkın öyküsünü anlatırken, Kandomble’nin gizli ayinlerini, kara büyülerini, dans ve müziklerini olanca renkliliğiyle betimler. Amado’nun benzersiz bir şenlik niteliğindeki romanını, Kandomble dini üstüne bir önsöz ve küçük bir sözlük eşliğinde sunuyoruz. ” Tanıtım Yazısı ooooo Blaise Cendrars'ın 1936'da Paris-Soir gazetesinin muhabiri olarak gittiği Hollywood'dan yazdığı yazılar, "sinemanın Kâbesi"ni bambaşka bir gözle anlatıyordu. Yapıtlarında edebiyatın kalıplarını kırmış olan Cendrars, Hollywood'a da alışılmışın dışında bir yaklaşım getiriyor; yalnızca yıldızların yaşamını, ışıltılı partileri ve dedikodu dünyasını değil, film setlerinde çalışanların, stüdyoların kapıcı ve bekçilerinin, yıldız avcılarının, yıldız olmak için yanıp tutuşanların öykülerini de gözler önüne seriyordu. Bu parıltılı dünyadaki intihar oranının yüksekliğine açıklık getirirken, California polisinin kışın komşu eyaletlerden buraya akın eden yoksulları nasıl engellediğini de yazıyordu. Daha önce Moravagine adlı sıra dışı romanını yayınladığımız Cendrars'ın usta gazeteciliğini yansıtan Hollywood: Sinemanın Kâbesi, 1930'ların ABD'sine de kara mizah yüklü, alaycı ve eleştirel bir bakış getiriyor. Sinema endüstrisinin temellerinin atıldığı dönemi acımasızlığı ve güzelliğiyle ortaya koyan bu kitabı, Jean Guérin'in desenleri eşliğinde sunuyoruz. Tanıtım Yazısı'ndan |
Yorumlar
Yorum Gönder